Bidly
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mor Leke

Aşağa gitmek

Mor Leke Empty Mor Leke

Mesaj tarafından By_Çeri 01.06.08 11:46

Sıcak
bir yaz günüydü.Güneş bütün kavuruculuğunu göstermekte mutlu görünüyor,
esirgemiyordu kendini.Sokaklarda tek tük insanlar öğle saatlerinde
tepelerinde dimdik asılı olan güneşten kaçacak delik, serinleyecek bir
ağaç altı, küçük bir kuytu arama telaşındaydılar.Buz gibi su ne güzel
serinletirdi oysa.Başından aşağı dökülen soğuk suyun ne keyifli
olacağını kimse inkar edemezdi.
Henüz tuğlaları yeni örülmüş küçük bir evin yeni takıldığı belli,
ahşap, boyasız pencereleri vardı.Evin sahibi adam, tek başına
tırnaklarıyla didinmiş, uğraşmış bu hale getirebilmişti.Boy boy üç
çocuğu ve eşinin emekleri de çoktu elbet.Getir- götür işleriydi
bunlar.Güç gerekirdi keza.Bir aile kenetlenmiş yuvalarını inşa
ediyorlar, bir kuşun gagasında taşıdığı sap, saman taneleri gibi
sabırla diziliyordu tuğlalar.Yıllar geçecekti bu evde ne de olsa.Ne de
olsa birlikten kuvvet doğardı.

Elleri...miniktiler
Anlamadılar neden,
Kum tanelerine gömüldüler.
Çizildiler,
Kanadılar...
Neden?
Neden erkenden büyüdüler?

Kapı önündeki kum yığını, evin terasına çıkacaktı.Aşağıdan kovalara
doldurulacak, yukarıdan çıkrıkla çekilecek, boşaltılacaktı.İki insanın
yapabileceği bir işti bu.
Adam,henüz liseye gitmekte olan oğluna seslendi.Son zamanlarda baba
oğulun arası hayli bozuktu.Oğul,derslerinde başarısızdı ve pes etmek
istiyordu.Okulu bırakmaktı niyeti.Oysa baba şiddetle karşı
çıkıyor;’’Okuyacaksınız, gerekirse caketimi satarım’’ diyordu.Babasının
çağırdığını duyan oğul,apar topar yanına gitti.Baba, yapacakları işi
tarif ediyor, bir yandan da paslanmış, harçlanmış ve bu işlerde epey
işe yarayan peynir tenekelerinin içine kum dolduruyordu.Oğluna da bir
kürek verdi ve doldurmasını istedi.
Saatler geçmişti.Kova kova taşınan yığınla kum epeyce azalmış,yarım
günlük işi kalmıştı sanki.Ama sıcaktı.Kavurucu güneş batsaydı da az
nefeslenseydi çocuk.Yanı başlarındaki bir testi su hararetlerini
bastırmıyor,aksine güneşte ısınan testi, gece ayazda kalmışlığını
aratıyordu.Arada bir baba oğul testiyi başlarına dikiyorlar,
avuçladıkları suyu yüzlerine çarpıyorlar,terlerine karıştırıp kumlara
sıçratıyorlardı.Sinirler gerilmişti.Nasıl gerilmesin ki elleri su
toplamış,acıdan kızarmış,beden yorgun, güneş kızgın....

Su gibiydi oysa
Berrak, masum ve çocuk
Bir kürek topraktı,
Hayat, bir avuç...

Dizlerinin üzerine çöktü çocuk.Kumlara gömüldü dizleri.Yorulmuştu
minicik yüreği.Babasıyla konuşuyordu arada bir.Babanın sinirleri daha
da geriliyor, kızdıkça kızıyordu sanki.Hiç sırası değildi bu sinirli
yorgunluğun üzerine tuz biber ekmenin.Sırası değildi o ilerde pişman
olduracak isteğini söylemenin.

Kaç çocuk!
Gir, paslı somyaların altına!
Bekle!
Yıkıp geçen salgın de!
Uyumuş gibi yap,
Ya rüyaymış,
Ya yalgınmış de!

Küreğin sapı iki parçaya bölünmüş,kırılmıştı...Kızılca kıyamet mi
kopuyordu sokakta? Bağırıp çağırıyor muydu sıcağın akşamında insanlar?
’’Yetişin’’ diyordu.’’Yetişin !’’

Gece yetiş imdada !
Böyle aydınlık olmaz
Benim yıldızlarım var
Yorganım var
Ben varım
Yastığımın altında...

Çocuğun vücudundaki yaraların günlerce izleri yüze vurmaya yetiyordu
herşeyi.Kum yığınlarına gömülmüştü yüreciği.Ah ! Bir küreğin sapının
ölümüydü vücudundakiler.Ölümsüz günlerin izleriydi.

Çocuk !
Unuttun mu kumları,
Ayaklarının altını yakan sıcaklığını ?
Ya da hangi cam kesiği acıttı
Kum tanesi kadar ?

Böyle mi olmalıydı ? Kim hak edebilirdi sinir harbinin üzerinde
yenilmesini ? Oysa oturup düşünmeli insan kor sıcaktan daha yakıcı
birşeyler olduğunu.Çok şeyler olduğunu.Vücudun izleri gün gelip
silinebiliyordu.Yürek, ya yürekte ki mor
lekeler,kesikler,kırıklar,çizikler...Her ne yara varsa işte,işte her ne
varsa sığardı yüreğe.Gün gelip fırınlanmış,dumanı üstünde tüterek
sürülürdü önüne,gün gelir kaleme akardı kan satırları.Gün gelir taşar
da gözlerden sebepsiz sanılır dökülen gözyaşları.

Çık çocuk diyordu, çık !
Kapı ardında bırakma galeyanını
Masumiyet kokuyor gökyüzü,
Bırak,rüzgar tarasın saçlarını
Çık hadi çık !
Saklama kendini gölgelere
Gölgede ölür gölgeler.
Biliyorum çocuk biliyorum,
Yüreğin
Kürediğin kadar balçık.

Oysa şimdi babasının yaşındaydı çocuk kendi evini inşa
ediyordu.Ustalara kum taşıyordu avuçları.Avuçladığı küreği sımsıkı
tutuyor,derine,taa derine kulaçlar atıyordu.Her küreğe kırarcasına
sarılıp sahipleniyordu o küçük çocuğu...Belki de çok pişmandı babasının
ceketini sattırana kadar okumadığına.Ama ah! ne fayda... Ne olurdu
yüreği batmasaydı iki parça olmuş kürek sapına...








__________________
By_Çeri
By_Çeri
Kurultay
Kurultay

Mesaj Sayısı : 399
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 30/04/08

Kişi sayfası
Emsal Bar:
Mor Leke Left_bar_bleue100/100Mor Leke Empty_bar_bleue  (100/100)

https://www12.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz