Bidly
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

schumann rezonansı ve foton kuşağı etkisi

Aşağa gitmek

schumann rezonansı ve foton kuşağı etkisi Empty schumann rezonansı ve foton kuşağı etkisi

Mesaj tarafından By_Çeri 01.06.08 11:58

Karşımıza
çıkan herhangi bir sağlam bilimsel veri yok. Tüm kaynaklarda bilimsel
bir kanıtın öne sürülmediğinden bahsediliyor, zira geçerli kanıtlar da
yok deniliyor. Elde olan tek şey birkaç bilim adamı ve astronomun
tezlerinden ve araştırmalarından ibaret. Zaten bu konu üzerinde
araştırmalar yapan bilim adamları da bulundukları yerlerden
uzaklaştırılmışlar. Elde olan veriler, bilinen döngünün 26.ooo yıl
olduğu, bu geçişin belirtisi olan Schumann Rezonansı'nın değişimi ve
Foton Kuşağı içerisinde bulunan yıldızların varlığından ibaret. Açıkça
bir kanıt ortaya konulamamış. Foton Kuşağı güçlü elektromanyetik
radyasyona sahiplik eden yoğun bir uzay boşluğu ve bazı x-ışınlarını da
içermekte. Galaksi içerisine akan manyetik bir ışık olarak ta
tanımlayabiliriz.





Edmun Halley tarafından keşfedildi
Keşif, ingiliz astronom Sir Edmund Halley'in
(1656-1742) günlerinde başlayan Pleiades çalışmalarıyla başladı.
Halley, bu yıldız grubundaki 3 yıldızın Yunanlılar tarafından
belirtilen yıldızlar arasında bulunmadığını ortaya çıkardı. Yunan
astronomlar ya da Halley yanılmış olabilir miydi? 1991 yılında
yayınlanan bir makalede sunulan diagrama göre 6 yıldız; Merope, Atlas,
Teygeta, Electra, Coeleno ve güneşimiz Pleiades'in bir yıldızı olan
Alcyone'nin yörüngesindeler.Daha sonra Halley şu sonuca vardı: Pleiades
takımı belli bir hareket sistemiyle ilerliyordu.Bu tez, Frederick
Wilhelm tarafından onaylandı. Pleiades, her yüzyıl için 5.5 saniye
kesin bir hareketle döngüsüne devam ediyordu.

Altı gün içinde Dünya'nın tamamen değişeceği iddia ediliyor

Foton Kuşağının merkez alanına girilmesiyle
birlikte yaşanılması beklenen fiziksel ilk etkileşimler ise şu şekilde
sıralanıyor yayınlanan bir çok raporda:

1. gün: 21 Aralık 2012'de kör bölgeye giriş, tüm
canlıların beden tipinin değişmesi, hiçbir elektrik aygıtının
çalışmaması, tam karanlık.

2. gün: Atmosfer basıncının düşmesi, herkesin
kendisini şişmiş hissetmesi, Güneş'in yeterli ısıtamaması, dünya
ikliminin soğuması (buzul çağı soğuğu).

3.-4. gün: Atmosferin şafak vakti gibi sönük bir
ışıkla aydınlanması, foton etkisinin başlaması, foton enerjili
aygıtların çalışabilir hale geçmesi, yıldızların yeniden gökyüzünde
belirmeleri.

5.-6. gün:24 saatlik gündüz devresine giriş, kör
bölgeden çıkıp ana foton kuşağına giriş, tüm canlıların güçlenip
zindeleşmeleri, dünya ikliminin ısınması, foton ışınıyla çalışan
gemilerin uzayda yolculuk yapmaya başlaması, telepati, telekinezi gibi
psişik yeteneklerin ortaya çıkışı (uyanış, süperbilinç).



Foton

Kuşağı etkisine ilk kez Atlantis devrinde girildiği sanılıyor
Kuşağın başlangıç noktası, küçük bir atom parçası
ve onun yörüngesinde olan bir grup elektrondan ibaret. İngiliz fizikçi
Paul Adrian Maurice Dirac, her bir partikül için bir anti-partikül
bulunduğunu öne sürmüştü. 1932'de Carl David Anderson bu anti-partikülü
buldu ve ona "positron" adını verdi. 1956'da anti-proton ve anti-nötron
keşfedildi. Bir anti-partkül şekillendiğinde, sıradan bir partiküller
evreninde meydana gelir ve bu, bir elektronla buluşup çarpışmasından
önce bir anlıktır. Bu çiftin toplam kütlesi "Foton" formunda enerjiye
dönüşür. Bu yeni ve önceden görülmemiş bir enerji kaynağı gücü sunar.


1961 yılında uydu kaynaklı araçlar tarafından bir
foton kuşağı keşfedildi. Bu kuşağın gezegenimizden 400 ışık yılı uzakta
olduğu açıklandı. Astronom Jose Comas Sola yedi yıldızlı Pleiades
takımı üzerinde özel bir çalışma yaptı ve bir sistem oluşturduklarını
keşfetti, ki bizim güneşimiz ve daha pek çok yıldız da bu sistemin
parçalarıydılar ve her biri kendi gezegensel sistemlerine sahipti.
Güneşimiz bu sistem yörüngesini 24.000 yılda tamamlıyor. Bu 24.000 yıl
iki bölümde alınıyor; 10.000 yılı karanlık (ya da Galaktik Gece), 2000
yıl ise Foton Kuşağı'nın ışığında geçirildiği sanılıyor. Ve bazı bilim
adamları tarafından, bulunduğumuz dönemin ışık bölgesine geçiş olduğu
tahmin edilmekte. Tahmin edildiğine göre böyle bir olay dünyanın
oluşumundan beri bir kez deneyimlendi ve bu tarihin de Atlantis devrine
rastladığı öne sürülüyor.


Foton Kuşağı temel olarak 3 elementi içermekte.
İlki, "Null Zone" (sıfır bölgesi). Bu bölge, madde ve madde olmayan
parçaların kuşağın proton parçalarını oluşturmak için çarpıştıkları
bölge. Burası ayrıca Pleiades yıldız sisteminin elektromanyetik
alanlarının etkisiz bırakıldığı yer. Bu süreç, bilinçlilik
seviyelerimizi değiştirecek ve evren yapısına farklı bir açıdan
bakmamızı sağlayacak. Diğer bölme ise foton ırmağı ile sıfır bölgesinin
(null zone) iç kenarı arasında olan akım alanı. Bu bölgeye geçişle daha
yüksek boyuta geçiş imkanına sahip olunacak. 2012'de Işık devrine geçiş
yapılacağı söyleniyor



Foton Kuşağı, Dünya ile çarpışmak üzere olan
yoğun bir foton(ışık parçacıkları) enerji bandı olarak rapor ediliyor.
Ulaştığında 5 günlük bir karanlık, elektriksizlik, yoğun ufo inişleri,
insanlık için psişik yeteneklerin ortaya çıkması, insan bedeninde
oluşan değişimler (transformasyonlar) ve daha pek çok değişim
beklenmekte. Şu anda karanlık dönemin sonunda olduğumuz ve bu dönemin
2012'de son bularak 2000 yıllık "ışık" devrine geçiş yapılacağı
söyleniyor. Yıldız aktivasyonu güneş sistemimizin Pleiades (Alcyone
yıldızı), Sirius, Arcturus, Orion ve Andromeda ile aynı sıraya
dizilmesi ile başlayacak. Yaşanılacağı tahmin edilen en büyük deneyim
ise, bu kuşağa girildiğinde, şu anda bulunduğumuz 3. boyuttan 5. boyuta
yükseleceğimiz. Bu sıçrayış elbette ki beraberinde bir çok farklılık ve
mutasyonlar getirecek. Şimdiden deneyimlediğimiz olaylar da aslında bu
sıçrayışı doğrular nitelikte: ciddi iklim değişiklikleri, kıta
transferleri, v.s. Ayrıca bu kuşağa girildiğinde bilinçlilik
boyutlarının her birine geçiş imkanına sahip olacağımız tahmin
ediliyor. Şu anda küresel bilinç değişiminin sonuçlarını da birebir
deneyimliyoruz aslında. Dünyayı kasıp kavuran savaş ortamı, toplumlar
arası anlaşmazlıklar, politik sürtüşmeler ve olagelen olumsuzlukların
da bu geçiş döneminde, ya da "null zone"da bulunmamızdan dolayı
olduğunu düşünebiliriz.

Bütün canlılardaki değişim
Yaşadığımız bu dönem ve beklenen değişimler
kutsal kitaplarda, mitolojide ve bilim adamları tarafından da ayrıntılı
şekilde incelenmişti. Raporlara göre, Foton Kuşağı'na girildiğinde,
gökyüzü ateş gibi gözükecek, ancak soğuk olacak. Bu değişim ve
yansımalar elbette ki içine girilen kuşağın etkileriyle birlikte ortaya
çıkan kimyevi değişimler ve tranformasyonların sonucunda kendilerini
açığa çıkaracaklardır. Kuşağa ilk önce güneşimizin girmesi halinde ani
bir karanlığın olması da söz konusu, ki bu sürenin 110 saat kadar
sürmesi tahmin ediliyor. Güneşsel radyasyon ve Foton Kuşağı'nın
arasındaki etkileşim gökyüzünün yıldızlarla dolu gibi gözükmesine neden
olacak. Dünya bu kuşağa girdikçe tüm moleküller uyarılmış olacak ve
atomlar mutasyona uğrayacaklar. Bu duruma bağlı olarak fiziksel
yapılarda (insanla birlikte hayvan ve bitki aleminde de) farklılıkların
meydana gelmesi bekleniyor tabii ki.


Null Zone ve Schumann Rezonansı
Bu kuşağa girmeden önce, yani bu zamanda, "Null
Zone" (sıfır bölgesi) denilen zaman deneyimlenmekte. Bu dönem boyunca
sismik aktivite ve volkanik hareketlenme görülüyor. Ayrıca iklim
değişiklikleri ve buna bağlı olarak şiddetli tayfunlar, fırtınalar ve
hortumlar gözlemleniyor. "Null Zone", bir başka deyişle, madde ve madde
olmayan bütün partiküllerin yok edildiği yer. Oluşacağı beklenen bu
foton etkisi çok önemli, zira bize yeni bir enerji kaynağı sunacak. Bu
kaynak, doğal olarak fosil yakıtlara bir son verecek ve bunun sonucunda
da tahmin edildiği üzere daha yaşanılabilir bir dünya oluşturulmuş
olacak. Bu bölgeye geçişin kanıtı olarak gösterilen en güçlü kaynak ise
Schumann Rezonansı. Dünya'nın kalp atışı olarak nitelendirilen bu
titreşim daha önceki zamanlarda 8.1 iken günümüzde 12.1'e yükselmiş
durumda, ve hızla yükselmekte. 13.0 olduğunda ise "Null Zone"un
tamamlanmış olacağı rapor ediliyor. Astrofiziksel hesaplamalara göre
Foton Kuşağı'na saatte 208.800 km hızla gireceğiz. Kuşağın enerjisi
fiziksel sonuçların yanında eterik ve spiritüel anlamda da kendini
gösterecek.



Bilimsel veriler, ciddi ve hızlı bir değişim olduğuna işaret ediyor
Rus bilim adamları tarafından açıklanan
değişimler de galaksinin merkezinden gelen enerjinin varlığını teyit
eder yönde. Dr.Alexey N.Dmitriev'in çalışması gösteriyor ki
gezegenlerin atmosferleri, gezegenlerin kendileriyle birlikte büyük bir
hızla değişim geçiriyor. Örneğin Mars atmosferi zamanla daha
kalınlaşıyor; Ay, kendi atmosferini oluşturmakta. Ya da bu tarz bir
değişimi kendi gezegenimizde görebiliyoruz: atmosferdeki HO(hidroksit)
oranı daha önce hiç ölçülmediği kadar fazla. Bu oran küresel ısınma,
florkarbon emilimleri ya da bu tarz oluşumlar sonucu oluşmuyor; sadece
kendilerini gösteriyorlar. İyonosfer tabakasında plazma jenerasyonu,
magnetosferde magnetik fırtınalar, atmosferde ise siklonlar aracılığı
ile enerji boşalımları oluşumları gözlemleniyor. Daha önceden nadir
rastlanan atmosferik yüksek enerji fenomenine artık daha sık ve yoğun
rastlanmakta. Gaz-plazma zarfının maddesel birleşimi de transforme
olmaktadır. Gezegenlerin manyetik alanları ya da parlaklıkları da hızla
değişiyor, artıyor. Jüpiter, Venüs, Uranüs ve Neptün, bu sonuçların
alındığı gezegenlerden.



Rus Ulusal Bilim Akademisi Foton Kuşağı üstüne
çalışmalar yapıyorDünyamızda eyleme geçmiş olan transformasyonlar ise
aşikar. Gün be gün artan sismik aktivasyon, volkanik hareketlenmeler ve
diğer bir çok doğal felaketler elbette ki gözlerden kaçmıyor.
Dr.Dmitriev'in belirttiği ve dikkat çektiği nokta ise bu çeşit bir
değişimin dünyada daha önce 10.000 yıl önce görülmesi. Burada göze
çarpan ve bazı topluluklar tarafından ortaya atılan konu ise güneş ile
dünyanın değişimleri arasındaki bağlantı. Maalesef bu tarz konularda
çoğu bilgi ifşa edilmiyor. Bu tarz araştırmaların yapıldığı bir merkez
de Sibirya'daki Rus Ulusal Bilim Akademisi. Burada yapılan çalışmalar
sonucu edinilen bilgi ise şöyle: Şu anda Güneş Sistemi'nde yaşanılan
enerjisel değişimin tek olası sebebi farklı-daha yüksek olan bir enerji
alanına giriyor olmamız olabilir. Ve bu yüksek enerjiye geçişin
sonucunda DNA spirallerinin kendileri de değişim geçirmekteler. Şimdiye
kadar hayatımızda yer alan bilim araştırmaları sonucu elde ettiğimiz
bilgilerle ortaya çıkarılan 2 sarmallı DNA yapısı hızla mutasyona
uğramaktadır. Bu sıçrayışla da bu sarmalın 2'den 12'ye çıkacağı
biliniyor. Bu enerji emiliminin Güneş Sistemi'ndeki tüm maddelerin
özünü değiştireceği bekleniyor, ki bir bir de deneyimliyoruz çevremizde.



Aslında tüm bunlar, hücresel ya da ruhsal boyutta
olsun, bize pek yabancı değil. Çevremizde her an deneyimlediğimiz
olayların dökümü sadece. Kainata dikkatlice baktığımızda ve onu içsel
sesimizle dinlediğimizde bunlardan farklı bir şey duymayacağımız da
aşikar. Hergün yaşadığımız ve gün geçtikçe artan doğal felaketler,
politik sürtüşmeler, savaşlar, içsel değişimler binlerce yıldır
beklenilen dönemin getirileri elbette. Bunların hepsi asırlardır
bekleniyordu; kutsal kitaplarda olsun, kadim medeniyetlerin
yazıtlarında olsun her zaman karşımıza çıktılar. Şimdi ise bu değişime
tanık oluyoruz ve yeni dönemin getirdiği farklılıklara yaşamlarımızı
adapte etmeye hazırlanıyoruz. Zira başka seçeneğimiz de yok; ya
değişimi kabul edecek ve "bir" olacağız, ya da eski enerji ile birlikte
savrulmayı göze alacağız.








__________________
By_Çeri
By_Çeri
Kurultay
Kurultay

Mesaj Sayısı : 399
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 30/04/08

Kişi sayfası
Emsal Bar:
schumann rezonansı ve foton kuşağı etkisi Left_bar_bleue100/100schumann rezonansı ve foton kuşağı etkisi Empty_bar_bleue  (100/100)

https://www12.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz