Bidly
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İnanmak ihtiyaç mı?

Aşağa gitmek

İnanmak ihtiyaç mı? Empty İnanmak ihtiyaç mı?

Mesaj tarafından By_Çeri 22.08.08 5:13

İnanmak ihtiyaç mı?
Sual: İnsanlar niçin Allah�a inanmak ihtiyacı duyarlar?
CEVAP
Bazı
felsefeciler (İnsanda tapma ihtiyacı vardır. Bunun için de, ateşe,
güneşe, puta tapanlar olmuştur) diyorlar. İşin aslı ise şöyle:
Allahü
teâlâ, insana, iyiyi kötüden, hakkı bâtıldan ayırması için akıl
vermiştir. Akıl, bir şeyin kendiliğinden olduğunu kabul etmez. Her şeyi
bir sebebe bağlar. İnsanın ve insandaki organların ve tabiattaki
düzenin yerli yerince yaratılmasını tesadüf olarak kabul edemez. Bunun
gibi tabiatta bulunan canlı cansız her şeyin, bir yaratıcı tarafından
yaratıldığını ister istemez kabul eder.

İnsanın kendi başına
Allah�ı tanıması zor, hatta imkânsızdır. Tarih boyunca, Allahü teâlânın
gönderdiği bir rehber olmadan, insan; kendisini yaratan büyük kudret
sahibinin var olduğunu, aklı ile anladı. Fakat Ona giden yolu bulamadı.

İnsanlar,
yaratıcıyı önce etraflarında aradı. Kendilerine en büyük faydası olan
güneşi, yaratıcı sanıp, ona tapmaya başladılar. Sonra büyük tabiat
güçlerini, fırtınayı, ateşi, kabaran denizi, yanardağları ve
benzerlerini gördükçe, bunları yaratıcının yardımcıları zannettiler.
Herbiri için bir suret, alamet yapmaya kalktılar. Bundan da putlar
doğdu. Böylece, çeşitli putlar çıktı. Bunların gazabından korktular ve
onlara kurbanlar kestiler. Hatta, insanları bile bu putlara kurban
ettiler. Her yeni olay karşısında, putların miktarı da arttı.
İslamiyet�in başında Kâbe�de 360 put vardı.

Kısacası insan; Bir,
ezeli ve ebedi olan Allahü teâlâyı kendi başına bir türlü tanıyamadı.
Bugün bile güneşe ve ateşe tapanlar vardır. Bunlara şaşmamalı! Çünkü
rehbersiz karanlıkta doğru yol bulunamaz.

Kur�an-ı kerimde, (Biz, peygamber göndermeden önce azap yapıcı değiliz) buyuruldu.(İsra 15)

Allahü
teâlâ; kullarına verdiği akıl ve düşünme kuvvetinin nasıl
kullanılacağını onlara öğretmek, kendi birliğini onlara tanıtmak ve iyi
işleri kötü, zararlı işlerden ayırmak için, dünyaya peygamberler
gönderdi. Peygamberler en büyük rehberlerdir. Ruh-ul beyan�da, Zümer suresinin, (Allah�tan başkasını dost edinenler, �Biz bunlara bizi Allah�a yaklaştırmaları için, bize şefaat etmeleri için tapınıyoruz� derler) mealindeki 3. âyetinin tefsirinde deniyor ki:

(İnsan,
kendisinin ve her şeyin yaratıcısını tanımaya elverişli olarak,
yaratılmıştır. Yaratıcısına ibadet etmek ve Ona yaklaşmak arzusu, her
insanda vardır. Fakat böyle elverişli olmanın ve bu isteğin kıymeti
yoktur. Çünkü, nefs, şeytan ve kötü arkadaş, insanı aldatarak [yaratana
ve kıyamete inanmayan birer dinsiz veya] müşrik yaparlar. Müşrik,
Allahü teâlâya yaklaşamaz. Onu tanıyamaz. Şirkten uzaklaşıp, tevhide
sarılarak hasıl olan tanımak, kıymetlidir. Bunun alameti, peygamberlere
ve kitaplarına inanmak ve bunlara uymaktır. İnsan, Allahü teâlâya ancak
böyle yaklaşabilir.)

Zâriyat suresinin, (İnsanları ve cinni, bana ibadet etmeleri için yarattım)
mealindeki 56. âyet-i kerimesindeki (ibadet etmeleri için) ifadesi,
(beni tanımaları için) demektir. Yani, Allahü teâlâyı tanımak, inanmak
için yaratıldık. Hadis-i kudside, (Tanınmak için her şeyi yarattım) buyurması, (Onların beni tanımakla şereflenmesi için) demektir.

Peygamber efendimiz, ilmin inceliklerini soran bedeviye, (İlmin başını öğrendin mi?) diye sordu. O da, (İlmin başı ne ki?) dedi. Bedeviye, (İlmin
başı, Allah�ı tanımaktır. Bu da Onun; misli, benzeri, zıddı, dengi, eşi
olmadığını, vâhid, evvel, ahir, zâhir ve bâtın olduğunu bilmektir)
buyurdu.

Huzura kavuşmak için
Yalnız
maddiyata inanan kimselerin çok defa dertlerine çare bulamadıklarını,
intihara kadar gittiklerini görüyor ve okuyoruz. Yalnız maddeye inanan
kimseler, çok kereler dertlerine çare bulamayıp, ümitsizliğe
kapılmaktadır. Bu, onların ruhlarının boş kalmasından ileri
gelmektedir. İnsanın ruhu da, bedeni gibi gıdaya muhtaçtır. Bu da,
ancak iman etmekle mümkündür ve Allahü teâlânın yolunu ancak din
gösterir. Allahü teâlâyı inkâr edenler bile, muhakkak bir gün bu
ihtiyacı duyarlar.

Ünlü Rus yazarı Soljenitsin, Amerika�ya
yerleştiği zaman, kendisinin büyük sıkıntılardan, ruhi bunalımlardan
kurtulacağını zannetmişti. Bir gün bir üniversitede Amerika gençlerini
başına toplayarak onlara şöyle hitap etmişti:

(Ben buraya
gelince, çok bahtiyar olacağımı sanmıştım. Ne yazık ki, burada da büyük
bir boşluk hissediyorum. Çünkü siz, artık maddenin esiri olmuşsunuz.
Evet, burada hürriyet var, herkes istediğini yapıyor; fakat ancak
maddeye önem veriyor. Ruhları bomboş. Hâlbuki insanı hakiki insan
yapan, onun tekâmül etmiş [gelişmiş], temizlenmiş ruhudur. Size
tavsiyem şudur: Ruhunuzu geliştirmeye, güzelleştirmeye bakın! Ancak o
zaman, ülkenizde bulunan ve sizi de üzen çirkinlikler yok olmaya
başlar. Dine önem verin! Din, insan ruhunun gıdasıdır. Dinine bağlı
insanlar, her işte sizin en büyük yardımcınız olacaktır; çünkü onları
Allah korkusu doğru yoldan ayırmaz. Sizin en büyük güvenlik
teşkilatınız bile, herkesi gece gündüz kontrol edemez. İnsanları
kötülükten alıkoyan polis gibi, onların duyduğu Allah korkusudur.)
By_Çeri
By_Çeri
Kurultay
Kurultay

Mesaj Sayısı : 399
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 30/04/08

Kişi sayfası
Emsal Bar:
İnanmak ihtiyaç mı? Left_bar_bleue100/100İnanmak ihtiyaç mı? Empty_bar_bleue  (100/100)

https://www12.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz