Bidly
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Tefekkür ne demektir?

Aşağa gitmek

Tefekkür ne demektir? Empty Tefekkür ne demektir?

Mesaj tarafından By_Çeri 22.08.08 10:21

Tefekkür ne demektir?


Sual: Tefekkürün dindeki yeri nedir?
CEVAP
Tefekkür,
dinimizde önemli bir ibadettir. Tefekkür, günahlarını, mahlukları ve
kendini düşünmek Allahü teâlânın yarattığı şeylerden ibret almaktır.
Kur�an-ı kerimde iyiler övülürken buyuruluyor ki:
(Onlar ayakta
iken, otururken, yanları üstüne yatarken hep Allah�ı anarlar, göklerin
ve yerin yaratılışını inceden inceye düşünürler. �Ey Rabbimiz, sen
bunları boşuna yaratmadın. Sen
[boş, manasız şeyler yaratmaktan] münezzehsin. Bizi Cehennem azabından koru� derler.) [A. İmran 191]

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

(Allahü teâlânın azameti, Cennet ve Cehennem hakkında bir an tefekkür, bir geceyi ihya etmekten iyidir.) [Ebuşşeyh]

(Tefekkür, ibadetin yarısıdır.)
[İ. Gazali]

(Tefekkür gibi kıymetli ibadet yoktur.) [İbni Hibban]

(Biraz tefekkür, bir sene [nafile] ibadetten kıymetlidir.) [K. Saadet]

(�Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardından gelişinde
[uzayıp kısalmasında] akıl sahipleri için elbette ibret verici deliller var� [A. İmran 190.] âyeti varken nasıl ağlamayım? Bu âyeti okuyup da tefekkür etmeyene yazıklar olsun!) [İ. Hibban]

(Allahü teâlânın yarattıkları üzerinde düşünün, zatı hakkında düşünmeyin!)
[Beyheki]

(Sükûtu tefekkür, bakışı ibret olup çok istiğfar eden kurtuldu.) [Deylemi]

Âlimler buyuruyor ki:

Tefekkür, insanı bilgili eder. Bilgili olan da amel eder. (Vehb bin Münebbih)

Tefekkür, iyilik ve kötülüğünü gösteren bir aynadır. (Fudayl bin Iyad)

Allahü teâlânın azametini düşünen insan, Ona isyan edemez. (Bişr-i Hafi)

Tefekkür zekâyı açar. (İmam-ı Şafii)

Dünyayı düşünmek, ahirete perdedir. Ahireti düşünmek, gafletten kurtarıp hikmet konuşturur. (Ebu Süleyman Darani)

Her
fırsatta Allahü teâlânın yarattıklarını tefekkür etmelidir. Mesela
eline bakmalı. Parmakları olmasaydı, bir şeyi tutup alması ne kadar zor
olurdu. Yahut parmakları hiç kıvrılmasaydı, eller hiç olmasaydı,
gözümüz olmasaydı, gözümüz başka yerde olsaydı, halimiz nasıl olurdu?
Tırnağın devamlı büyüdüğü gibi, dişlerimiz de büyüseydi ne olurdu?
Dişlerimiz kemikle beraber olsaydı, çürüyünce nasıl çekilecekti? Saç
uzadığı halde, kaşın ve kirpiğin uzamadığını düşünmeli. İnsan kavak
gibi büyüyüp gitseydi, ne olurdu? Bitkilerin, meyvelerin yaratılışını,
yıldızların, gezegenlerin bir ahenk içinde oluşunu düşünmeli. Bunları
ne kadar mükemmel yarattığı için Allahü teâlâya hamd etmeli! Böylece
insanın imanı da kuvvetlenir. Fakat devamlı bunlarla uğraşıp da kendine
gereken fıkıh bilgisini ihmal etmek ise çok tehlikelidir.

Tefekkür, dört türlü olur:

1- Allahü teâlânın mahlûklarındaki güzellik ve faydaları düşünmek, Ona inanıp Onu sevmeye sebep olur.

2-
Onun vaat ettiği sevapları düşünmek, ibadet yapmaya sebep olur.

3-
Onun bildirdiği azapları düşünmek, Ondan korkmaya, kötülük etmemeye, günahtan kaçmaya sebep olur.

4-

Onun nimetlerine, ihsanlarına karşılık, nefsine uyarak günah
işlediğini, gaflet içinde yaşadığını düşünmek, Allah�tan utanmaya sebep
olur. Allahü teâlâ, yerlerde ve göklerde bulunan mahlûkları düşünerek
ibret alanları sever.

Hazret-i Musa�nın ümmetinden biri, 30
sene ibadet eder, bir bulut kendisine gölgeler. Bir gün bulut gelmez,
güneşte kalır. Annesi, (Bir günah işlemişsindir) der. Çocuk, (Hayır,
günah işlemedim) der. Annesi, (Göklere, çiçeklere bakıp da Yaratanın
azametini düşünmediysen, bundan büyük hata olur mu?) der.

Her şeyi intizamlı yaratmıştır
Sual:
İman nasıl kuvvetlenir?
CEVAP
Aşağıdaki
hususları öğrenen bir kimse, Ehl-i sünnet itikadını da biliyorsa, imanı
kuvvetlenir. İmanı olmayan bir kimse ise, bunları incelerse, insafı ve
nasibi de varsa, Allahü teâlânın varlığına ve kudretine inanır. Cenab-ı
Hakkın varlığını, kudretini gösteren olaylardan birkaçı:

İnsanların,
büyük bir süratle fezada tek başına dönmekte olan, içerisi ateş dolu
yuvarlak bir gezegen üzerinde, sırf yer çekimi kuvveti ile kalarak
yaşaması ne büyük bir olaydır. Dağlar, taşlar, denizler, canlı
varlıklar, bitkiler nasıl bir büyük kudret sayesinde meydana
gelebilmekte, gelişmekte ve türlü özellikler göstermektedir.
Hayvanların bir kısmı toprak üstünde yürürken, bir kısmı havada uçar ve
bir kısmı da su içinde yaşar.

Güneş, en yüksek ısıyı sağlar ve
bitkilerin yetişmesini, bazılarının içinde ise, kimyevi değişiklikler
yaparak, un, şeker ve daha başka maddelerin meydana gelmesini temin
eder.

İnsan, kendi vücudunun ne muazzam bir fabrika ve
laboratuvar olduğunun farkında değildir. Halbuki, yalnız nefes alıp
vermek bile büyük bir kimya olayıdır. Havadan alınan oksijen, vücutta
yakıldıktan sonra, karbondioksit halinde dışarı çıkarılır.

Sindirim
sistemi ise sanki bir fabrikadır. Ağızla alınan gıda maddeleri ve
içecekler, mide ve barsaklarda parçalanıp öğütüldükten sonra, vücuda
faydalı kısmı, ince barsaklarda süzülerek kana karışmakta ve posası
dışarı atılmaktadır. Bu olay, otomatik olarak ve büyük bir intizam ile
yapılmakta, vücut bir fabrika gibi işlemektedir.

İnsanın
vücudunda çok karışık formüllü maddeler imal eden, türlü türlü kimya
reaksiyonları meydana getiren, analiz yapan, tasfiye eden ve zehirleri
yok eden, yaraları tedavi eden, çeşitli maddeleri süzen, enerji veren
tertibat olduğu gibi, mükemmel bir elektrik şebekesi, manivela
tertibatı, elektronik bilgisayar, haber verme tesisatı, ışık, ses alma,
basınç yapma ve ayarlama tertibatı, mikroplarla mücadele ve onları yok
etme sistemi de mevcuttur.

Kalb ise, hiç durmadan işleyen
muazzam bir pompadır. Bütün bu maddi mükemmellik yanında anlama,
düşünme, ezberleme, hatırlama, hüküm ve karar verme gibi çok muazzam,
manevi kudretler de bulunmaktadır. Bu kudretlerin kıymetini ölçmek,
insanlar için imkansızdır. Demek ki, insanın bedeni yanında bir de ruhu
mevcuttur.

Canlı-cansız varlıklardaki bu nizamı inceleyerek,
bir yaratıcının bulunduğuna inanan, Peygamber efendimizin
bildirdiklerinin hepsine inanmadıkça Müslüman olmaz.

Vücut sarayı
Eşref-i
mahlûk olarak yaratılan insanın vücudu, incelenecek olursa, sayısız
odadan meydana gelmiş muazzam bir saray olduğu görülür. Bu sarayda
çeşitli fabrikalar var. Sarayın bütün cihazları noksansız. Muazzam bir
gıda deposu, alarm tertibatı, ısıtma tesisleri, işitme cihazları, hazır
kuvvet, askeri üsler, radarlar, odalar arasında muazzam yollar, modern
taşıma vasıtaları, yemekhaneler, kanalizasyon şebekeleri, rasathaneler,
mezarlık gibi gerekli her teşkilat mevcut. Bu sarayı gezen, sayısız
harikalarla karşılaşır. Bu harikaları gören kimse, imansız ise,
Allah�ın varlığına ve kudretine inanabilir. Ondan sonra da dinimizdeki
farzları ve haramları öğrenmesi gerekir.

Kan imali:
Vücuttaki
kanın vazifeleri çoktur. Mesela hücrelerde lüzumlu gıda maddelerini
sağlamak, gıdaların enerji haline gelmesine yarayan oksijeni hücrelere
sevk etmek, vücuda dışarıdan girmeye çalışan hastalık mikroplarına
karşı vücudu korumak, hücrelerde biriken kirli artıkları çeşitli
kanallarla dışarı atmak, vücut ısısını ayarlamak gibi çeşitli
vazifeleri vardır. Kandaki bu işleri ayrı görevleri bulunan hücreler
yapmaktadır. Mesela alyuvarlar oksijen nakli ile görevlidir. Akyuvarlar
ise, vücuda girmeyi başaran mikropları zararsız hale getirir.

Kanda
bunlardan başka, kanın pıhtılaşmasını sağlayarak kanamaları önleyici
trombositler de vardır. Tekniğin ileri olduğu asrımızda bile, kandaki
bir hücre yapılamamıştır. Hücreye hayat sağlayan ruhun yapılması ise
imkansızdır.

Hareketler:
Uzuvların hareketi kaslarla
olmaktadır. Sinirler kasları, kaslar da uzuvları harekete geçirir.
Dışarıdan gelen darbelere karşı koyan iskelet kaslarından başka
isteğimiz dışında çalışan düz kaslar var. Kalb kası çizgili kas
olmasına rağmen isteğimiz dışında çalışır. Eklem kasları gibi
isteğimizle çalışsaydı ufak bir ihmal neticesinde kalb duruverirdi.
Uyurken çalıştıracak bir şeye ihtiyaç olurdu. Kalb kasının çalışması
elektriksi bir harekettir. Kalbimizi, bilmediğimiz bir elektrikle
isteğimiz dışında çalıştıran Allahü teâlânın şanı çok yücedir.

Muhabere işleri:
Ayağa
bir diken batsa vücuttaki sinir sistemi sayesinde haberdar oluruz. Bu
sistem, beyin, omurilik ve sinirlerden meydana gelir. Omurilik soğanı,
solunum, boşaltım, dolaşım gibi hayati faaliyetleri idare eder.
Omurilik, refleks hareketleri, iç uzuvlarımızın ve salgı bezlerinin
faaliyetlerini idare eder. Bir ikazın nöron denilen sinir hücreleri
tarafından teşekkülü elektrik akımına benzer. Felç halinde sinir
sisteminde bozukluk olduğu için, uzuvlar istekle hareket edemez.
Felçlinin eli ayağı olduğu halde tutmaz. Sinir sistemine böyle bir
kuvvet veren Allahü teâlâya sonsuz hamd olsun.

Vücudun direği:
Kemikler,
vücuda dayanak ve kasların irtibatını sağlar. Omurga, vücudun ana
direğidir. Omurga zedelenirse, felç meydana gelir. O, üç tabaka sağlam
zarlar içinde muhafaza edilmiş, en dışı da kolayca tahrip olmayan
omurga ile kapatılmıştır. İnsan yürüdükçe birbirine sürten omurlar
aşınır. Bu aşınmaya mani olmak için parçalar arasında conta gibi bir
şeyin olması gerekirdi. Kıkırdaklar omurlar arasındaki aşınmayı önler.
Vücudu taşımak gibi mühim bir vazifesi bulunan kemikler, sağlam olduğu
kadar elastikiyet sağlayacak şekilde yaratılmıştır. El, kol, bacak ve
parmak gibi kemikler eklemler sayesinde oynar, hareket eder.
By_Çeri
By_Çeri
Kurultay
Kurultay

Mesaj Sayısı : 399
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 30/04/08

Kişi sayfası
Emsal Bar:
Tefekkür ne demektir? Left_bar_bleue100/100Tefekkür ne demektir? Empty_bar_bleue  (100/100)

https://www12.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Tefekkür ne demektir? Empty Geri: Tefekkür ne demektir?

Mesaj tarafından By_Çeri 22.08.08 10:21

Trafik işleri:
Vücuttaki
taşımacılık işleri, dolaşım sistemi tarafından yapılır. Dolaşım
sisteminin merkezi yürektir. Kalbin muntazam çalışmasıyla kan, damarlar
vasıtasıyla vücut sarayının en ücra köşelerine kadar ulaşır. Kirlenen
kan, akciğerlerde temizlenir. İstek dışında çalışan kalb, bir müddet
dinlense, vücut sarayı yıkılır. Her uzuv, her makine gibi, yürek de
dinlenmeye ihtiyaç gösterir. Yürek çalışırken dinlenecek şekilde
yaratılmıştır. Her kasılıp gevşedikten sonra yarım saniye kadar
istirahata geçer. Yüreğin pompaladığı kan, atardamarlar ile vücuda
dağılır, kılcal damarlar ile dokulara kadar ulaşır. Kandaki besin ve
oksijen lüzumu kadar dokulara verilmiş olur. Burada besin maddesi
oksijen tarafından yakılır. Meydana gelen enerji ile vücut makinesi
çalışır. İrademiz dışında her şeyi intizamlı şekilde çalıştıran Allahü
teâlâya ne kadar hamd etsek azdır.

Yemek ve enerji:
Çeşitli
işleri yapabilmek için vücudun enerjiye ihtiyacı vardır. Besinleri
parçalamak için Allahü teâlâ, kesici, öğütücü dişler yaratmıştır.
Tükürük bezlerinin salgılarıyla hamur haline gelen lokmalar, kolayca
yutulur. Yutulurken yanlış yola gitmeyip mideye gitmesi için nefes
borusu küçük dil ile kapanır. Gıdalar mideye gider. Mide duvarını saran
kasların kasılmasıyla gıdalar sindirime hazır vaziyete gelir. Etten
yapılan bir torba içinde etler ve başka gıdalar burada parçalanmakta ve
dinimizin emrine uyulduğu takdirde ömür boyu bu mide bozulmadan vücut
sarayına hizmet etmektedir. Eğer dinimizin emrine uyularak mide tıka
basa doldurulmazsa, alkol ve daha başka zararlı maddelerle mide tahrip
edilmezse, hayatın sonuna kadar insana rahat hizmet eder.

Teneffüs sistemi:
Vücuda
alınan gıdalar, enerji haline gelebilmesi için yakılır. Gerekli
oksijenin alınıp hücrelerdeki yanma olayından sonra karbondioksitin
dışarı atılmasına teneffüs faaliyeti denir. Alınan gıdalar, hücrelerde
oksijen vasıtasıyla yakılarak enerji haline döner. Yanmada meydana
çıkan karbondioksit teneffüsle dışarı çıkar. Akciğerde kanın
temizlenmesi için vazife gören hava, dışarı çıkarken nefes borusundaki
telleri titreştirerek sesin teşekkülünü temin eder. Dışarı çıkan kirli
hava, içeri giren temiz hava ile karşılaştıkları halde onu kirletmez.

Boşaltma sistemi:
Gıdaların
posası barsak vasıtasıyla dışarı atılırken, kan ve hücrelerdeki gıda
artıkları ve vücuda zararlı maddeler de böbrekler vasıtasıyla süzülerek
dışarı atılır. Bu iki temizleme vasıtası olmasaydı vücut pislik içinde
kalır, uzuvlar zehirlenir, üstelik yeni gıda alma imkanı da olmazdı.
Üre, ürik asit, tuz gibi maddeler kan ile böbreğe gelerek idrar
havuzunda toplanır. Bu idrar torbası olmasaydı devamlı idrar akıp
duracaktı. Her uzvumuzu intizamlı şekilde yaratan Rabbimize ne kadar
şükretsek azdır.

Gıda deposu:
Birçok vazifesi olan
karaciğer, erzak deposu olan bir fabrikadır. İnce barsakta emilerek
kana karışan gıdalar karaciğerde depo edilir. İhtiyaç halinde,
kullanılmak üzere, şeker ve asitler, glikojen halinde kullanılmaya
hazır vaziyette karaciğere depo edilir. Karaciğer, yağların sindirimine
yardımcı olan safrayı çıkarır. Bu salgının, karaciğer hücreleri
tarafından süzülen zehirli artıkları barsak vasıtasıyla dışarı atılır.
Safra kesesi olmasa yağlı gıdaları sindirmek mümkün olmaz. Karaciğerin
bir kısmı alınsa, kalan kısımdaki hücreler, çoğalarak eksik kısmı
tamamlar. Yani kendini tamir eder. Böyle kudret sahibi Allahü teâlâya
hamd olsun!

Konuşma uzvu:
Dil, ağızdaki lokmaları
çevirerek sindirime yardımcı olur, tat alır ve konuşur. Gıdaların tadı,
acı, ekşi, tatlı, tuzlu olmak üzere dörde ayrılır. Cenab-ı Hakkın dilde
yarattığı özellikler ile bu gıdaların tatları bilinir, faydalı olan
zararlıdan ayrılır. Gıdaların kokuları tat alma hassasiyetini artırır
ve iştah meydana getirir. Böylece gıda alma işi bir külfet değil, bir
lezzet olur. Konuşmada da dilin önemi büyüktür. Bu nimetleri bize
bahşeden Rabbimize hamd olsun!

Dış cephe:
Vücudu
örten deri, ırka göre değişir. Bir Japon, bir Zenci, bir Türk renginden
bilinebilir. Deri, dokunma işini yapar, vücudu dış etkilerden, soğuk ve
sıcaktan korur. Derinin dış tabakası ölü hücrelerden meydana gelmiştir.
Derideki kıllar, saç, kaş, kirpik, aynı dokudan meydana geldiği halde,
kaş ve kirpik belli bir uzunluktan fazla uzamaz. Kirpikler devamlı
uzasaydı görmek zorlaşır, her zaman kirpikleri kısaltmak gerekirdi.
Canlı hücrelerden cansız kıllar meydana getiren Rabbimiz sonsuz hikmet
sahibidir. Eğer bu kıllar canlı olsaydı, tıraş olurken çok acı
duyardık. Canlı hücrelerin besleyip büyüttüğü tırnaklar da cansızdır.
Acı duymadan fazlasını kesip atarız. Canlı vücuttan, saç, tırnak gibi
ölü şeyler yaratan Allahü teâlânın kudreti sonsuzdur.

Dürbünler:
Her
uzuv önemli ise de, gözlerin önemi daha büyüktür. Gözler çok hassastır.
Kaşlar terlerin göze gitmesini engeller. Göz kapakları istek dışında
çalışır. Kirpikler de dışarıdan gelecek toz ve zararlı maddelerin göze
girmesine mani olur. Gözü meydana getiren hücrelerde görme kabiliyetini
yaratan Allahü teâlâ, diğer hücrelere bu vasfı vermemiştir.

İşitme cihazları:
Kulaklar,
işitme sinirleri sayesinde sesleri işitir. İşitme sinirleri gözde,
görme sinirleri kulakta olsaydı, fonksiyonunu icra edemezdi. Her
hücreyi yerli yerinde en güzel şekilde yaratan Allahü teâlânın şanı çok
yücedir. Kulak zarının gergin durması ve ses dalgalarından zarar
görmemesi için orta kulaktan nefes borusuna bir kanal açılmıştır.
Ağzımız açık iken top patlasa kulak zarı patlamaz. Ağız kapalı da olsa
burun deliklerinden giren ses ile kulaktan giren ses birbirini
dengeler. Kulak küçük ve büyük frekanslı sesleri işitebilecek vasıfta
yaratılsaydı, maddelerin atomlarındaki sesler, birbirine karışır, hem
konuşulanları duyamazdık, hem de gürültü içinde yaşama imkânı kalmazdı.
Her şey hikmetle yaratılmıştır. Vücutta ve kâinatta tesadüfî ve
maksatsız yaratılmış hiçbir şey yoktur.

Vücuttaki su:
Vücudun
üçte ikisi sudur. İç salgı bezlerinin sıvıları, kana karışarak hayati
faaliyetlerde önemli rol oynar. Gıdaların sindirilmesi, kan dolaşımı,
tuz ve şeker gibi maddelerin dengelerini ayarlama vazifeleri bezler
sayesinde olur.
Hipofiz,kan kaybını önler. Vücuttaki
su dengesini korur. Eğer düzenli çalışmaz, fazla hormon salgılarsa dev
hastalığı, az salgılarsa cücelik meydana gelir.

Pankreas bezi
,
salgıladığı enzimlerle gıdalarının vücuda yarayışlı hale gelmesine
vesile olur. Pankreas, insülin hormonu salgılayarak kandaki şekeri
ayarlar. İnsülin salgısı azalırsa şeker hastalığı meydana gelir.

Tiroid bezi
, iyot ihtiva eden tiroksin hormonu salgılar. Kâfi iyot alınmazsa guatr meydana gelir.

Canlı
maddesi olan protoplazma, gayet küçük ve mükemmel tanzim olunmuş bir
makine gibidir. Hücre, hayatın ilk müstakil parçasıdır. Canlılar
hücreden yapılmıştır. İnsan hücresi, bir elektrik makinesine, bir
radyoya benzer. İnsan vücudu otuz trilyon hücre motorundan yapılmış
muazzam bir fabrikadır.

Vücutta 5-6 litre kan bulunur. Plasma denilen kan suyunun içinde Alyuvarlar ve Akyuvarlar vardır.
Bir milimetreküp kanda beş milyon alyuvar vardır. 30-40 gün çalıştıktan
sonra yaşlanırlar. Dalak, bu yaşlı alyuvarları kandan alarak öldürür.
Kan zayiinde ve bazı hastalıklarda kandaki alyuvar sayısı azalır. Kan
azalmadığı halde kandaki alyuvar azaldığından halsizlik ve kalb
çarpıntısı görülür. Buna kansızlık denir.

Saray muhafızları
Akyuvarlar
kanın
muhafızlarıdır. Bir milimetreküpte 6-8 bin kadardır. Vücuda mikrop
girince sayıları artar. Mikrop savaşında akyuvarlar ölür. İrin, bu
akyuvar ölülerinin yığınıdır.

Lenf sistemi, vücuda giren
mikropları zararsız hale getirir. Lenf düğümleri akyuvar imal eder.
Ayrıca ikinci bir bakteri hücumuna karşı koymasına yardımcı olan bazı
proteinler imal eder. Eskiden bademciklerin vazifesi bilinmiyordu.
Bugün bademciklerin de bakteri hücumuna karşı protein imal ettiği
bilinmektedir. Zamanla başka vazifeleri de tespit edilebilir. Dalağın
da aynı işi yaptığı bilinmektedir.

İlk hücumdan sonra tutularak
muhafaza edilen bakteriler, yeni bir bakteri hücumuna karşı
değiştirilip vücudun müdafaasında muhafız olarak kullanılır. Düşman
askerleri olan bakteriler, lenf düğümlerinde düşmanlık vasfı
kaldırılarak yeni bakterilere karşı savaş açar. Lenf sistemi aynı
zamanda sindirilen yağları toplar damarlara ulaştırır. Lenf sistemi,
akyuvar muhafızlarının müdafaa hattı olduğu gibi, gıdaların hücrelere
ulaşmasını sağlar. Tesadüfi olmayan bu işlerin ne muazzam bir sistem
olduğu meydandadır. Her şeyi intizamlı şekilde yaratan Allahü teâlânın
şânı çok yücedir.
By_Çeri
By_Çeri
Kurultay
Kurultay

Mesaj Sayısı : 399
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 30/04/08

Kişi sayfası
Emsal Bar:
Tefekkür ne demektir? Left_bar_bleue100/100Tefekkür ne demektir? Empty_bar_bleue  (100/100)

https://www12.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz