Bidly
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Peygamberlerle ilgili çeşitli sorular

Aşağa gitmek

Peygamberlerle ilgili çeşitli sorular Empty Peygamberlerle ilgili çeşitli sorular

Mesaj tarafından By_Çeri 02.09.08 12:45

Peygamberlerle ilgili çeşitli sorular
Hazret-i İsa'dan sonra
Sual:
Hazret-i İsa ile Peygamber efendimiz arasında Peygamber gelmiş midir?
CEVAP
Hazret-i Âdem�den beri birçok Peygamber geldiği kitaplarda yazılıdır. Bunlardan bin senede bir gelene Resul denir.
Her asırda en az bir Peygamber gelerek, Resullerin bildirdiği dinleri
kuvvetlendirmişlerdir. Resullere tâbi olan bu Peygamberlere Nebi denir.
Hazret-i İsa�dan sonra da nebiler gelmiştir. Mesela Hazret-i Yahya, İsa
aleyhisselamla aynı senede doğmuştur. Hazret-i İsa�ya İncil inince,
Hazret-i Yahya da Ona tâbi olup İncilin hükümlerini bildirmiştir.
Hazret-i İsa�dan sonra da nebiler [Peygamberler] gelmiştir. Bunlardan
üçünün hayatı, Türkiye Gazetesi�nin yayınlarından Peygamberler Tarihi Ansiklopedisinin 5. cildinde bildirilmiştir. Bunlar, Şemun, Circis ve Halid bin Sinandır. (Aleyhimüsselam)

Sual: Yeni Rehber Ansiklopedisi�nin c.10, s. 130 �da, (Benimle İsa arasında başka bir Peygamber yoktur)
hadis-i şerifi yer alıyor. Yine c.8, s. 250�de, Halid bin Sinan�ın
Peygamber olduğu, Hazret-i İsa ile Muhammed aleyhisselam arasında
geldiği ifade ediliyor. Bu ifadelerde bir tenakuz yok mu?
CEVAP
Tenakuz
yoktur. Çünkü hadis-i şerifte, Hazret-i İsa'dan sonra kitap getiren
resul yoktur buyuruluyor. Yoksa son resul ve son nebi olan Muhammed
aleyhisselama kadar çok nebi gelmiştir. Hazret-i Âdem'den beri 124 bin
kadar nebi geldiği bildirilmiştir. Yahya aleyhisselam da, her ne kadar
Hazret-i İsa ile aynı devirde Peygamberlik yapmış ise de, Hazret-i İsa
ile Muhammed aleyhisselam arasında yaşamış bir nebidir. Çünkü İsa
aleyhisselam göğe kaldırıldıktan sonra da Peygamberlik yaptı. Hazret-i
İsa'nın göğe kaldırıldığından bir buçuk sene sonra şehid edildi. Demek
ki Halid bin Sinan bir nebidir.

Mürsel Peygamberler
Sual:
Hazret-i İsa resul olarak gelince, Hazret-i Musa�nın dini ile amel etmek caiz mi idi?
CEVAP
Hazret-i
Âdem�den beri, her bin senede bir Resul gelirdi. Her yüz senede bir
veya birkaç Nebi denilen Peygamber gelirdi. Resul ve Nebi olan bütün
Peygamberler, hep aynı esaslara iman edilmesini istemişlerdir. Yani
Hazret-i Âdemin bildirdiği iman ile, Peygamber efendimizin bildirdiği
iman aynı idi. İmanda değişiklik olmaz. Amele ait hükümlerde zamanla
değişiklikler oldu. Önceleri haram olan bir şey, sonra helal, önce
helal olan bir şey sonra haram olmuştur.

Bir Resul gelince,
bunun geldiğini duyanların, artık önceki Resulün bildirdikleri ile amel
etmeleri caiz olmaz. Mesela Hazret-i İsa gelince, bunu işitenlerin
artık Hazret-i Musa�nın getirdiği hükümlerle amel etmeleri caiz
değildi. Ancak başka bir beldede bulunup da Hazret-i İsa�nın geldiğini
işitmemiş olanlar, bundan müstesnadır. Onların yine Hazret-i Musa�nın
dini ile amel etmeleri gerekirdi.

Eğer bir mürsel Peygamberin
getirdiği din zamanla tahrif olmuş, değişmişse, ona da uyulmaz. Ondan
önce gelmiş, tahrif olmamış din ile amel edilir.

Hazret-i İsa
gelmeden önce, Hazret-i Musa�nın dini tahrif olmuştu. Hazret-i Üzeyre
Allah�ın oğlu deniyordu. Hazret-i İsa�nın gelişinden kısa bir müddet
sonra da, Isevilik tahrif olmuş, hak olarak hiçbir yerde kalmamıştı.
Hazret-i İsa�ya "tanrı" veya "tanrının oğlu" deniyordu.

Akl-ı
selim sahipleri, tahrif olmuş bu dinlere uymadılar. Daha önce gelen ve
bozulmamış olan Hazret-i İbrahim�in dinine tâbi oldular. Peygamber
efendimizin mübarek ana babası ve Mekke�deki birçok kimse, bu sebeple
Hazret-i İbrahim�in dini ile amel etmişlerdir.

Hazret-i Davud resul ve nebi idi
Sual:

Yeni bir resul gelince, önceki resulün dinini nesh ediyor. Hazret-i
Davud, gelince, önceki din olan Hazret-i Musa�nın dinini niye nesh
etmedi? Yoksa Hazret-i Davud resul değil miydi?
CEVAP
Bütün
mucizeler mahluktur ama, istisna olarak Kur'an-ı kerim, mahluk olmayan
mucizedir. Herkes bir ana babadan dünyaya gelir, ama Hazret-i Âdem
babamız ile Hazret-i Havva validemiz ana babasız dünya gelmiştir.
Hazret-i İsa da babasız yaratılmıştır. Bunlar istisna oluyor. Davud
aleyhisselamda da bir istisna olduğu görülüyor.

Hazret-i
Davud, kendisine kitap verilen bir resul olmasına rağmen, kendinden
önce gelen dini nesh etmedi. Ama Davud aleyhisselam, 40 yıl hükümdarlık
etti. Allahü teâlâ, ona büyük ihsanlarda bulundu. Üç âyet meali
şöyledir:

(Davud�a da Zebur�u verdik.) [Nisa 163, İsra 55]

(Ey Davud, biz seni yeryüzünde halife yaptık.)
[Sad 26]

(Biz Davud�a tarafımızdan
[diğer insanlar ve nebiler üzerine] fazilet, [Peygamberlik, kitap, saltanat, güzel ses ve demire elinde şekil verme gibi] üstünlük verdik. Ey dağlar ve kuşlar, siz de Onunla beraber tesbih edin dedik. Ona demiri [mum gibi] yumuşak kıldık.) [Sebe 10]

Hazret-i Davud, aynı zamanda nebi idi. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Hiç kimse, eli ile [alnının teri ile] kazandığından daha hayırlı bir şey yemez. Allah�ın nebisi Davud da eli ile [alnının teri ile] kazandığını yerdi.) [Buhari] {Demirden güzel zırhlar yapıp satardı.}

Peygamberlerin,
birbirleri üzerinde, şerefleri, üstünlükleri vardır. Ülülazm olan
resuller, diğerlerinden, Resuller ise, resul olmayan nebilerden daha
üstündür. Yukarıdaki âyetler, hem resul hem nebi, hem de sultan olan
Davud aleyhisselamın üstünlüğünü göstermektedir.

Musa
aleyhisselam, Beni İsrail�e gönderilmiştir. Yuşa, Harun, Davud, Süleyman, Zekeriya ve Yahya
[aleyhimüsselam] da, Beni İsrail�e gönderildi. Ama, bunların ayrı
dinleri olmayıp, Beni İsrail�i, Hazret-i Musa�nın dinine davet ettiler.
Davud aleyhisselama Zebur kitabı indi. Zebur�da şeriat [yani
ahkam, emir, ibadet] yoktu. Vaaz ve nasihatlerle dolu idi. Bunun için,
Tevrat�ı nesh etmedi, yani, yürürlükten kaldırmadı, onu kuvvetlendirdi.
Bunun için, Hazret-i Musa�nın dini, İsa aleyhisselam zamanına kadar
devam etti. Hazret-i İsa gelince, bunun dini, Hazret-i Musa�nın dinini
nesh etti. Yani Tevrat�ın hükmü kalmadı ve bundan sonra,
Hazret-i Musa�nın dinine uymak caiz olmayıp, Muhammed aleyhisselamın
dini gelinceye kadar, Hazret-i İsa�nın dinine uymak lazım oldu.

İsevilik ve Musevilik
Sual:
Âl-i İmran suresinin 67. âyetinde, (İbrahim, ne Yahudi, ne de Hıristiyan idi; o, Allah�ı bir tanıyan doğru bir Müslüman idi; müşriklerden de değildi) deniyor. Bütün peygamberler Müslüman olduğuna göre, Hazret-i Musa ve Hazret-i İsa�nın dini de, İslam mıydı?
CEVAP
Bütün
Peygamberler, hep aynı imanı söylemiş, hepsi ümmetlerinden aynı şeylere
iman etmelerini istemişlerdir. Fakat dinleri, yani kalb ile, beden ile
yapılması ve sakınılması lazım olan şeyleri başka başka olduğundan,
İslamlıkları, Müslümanlıkları da ayrıdır. (S. Ebediyye)

Hazret-i
Adem�den beri gelen dinlerde, dinin adı, gönderilen peygamberin adı ile
söylenirdi. Mesela, Hazret-i Musa�nın dinine Musevilik, Hazret-i
İsa�nın dini İsevilik denirdi. Her peygamber, bir bölgeye, bir kavme
gelirdi. O bölgenin, o kavmin peygamberi olurdu. İslamiyet ise,
cihanşümul [evrensel, üniversal] olarak geldi. Bir bölgeye, bir ırka
değil, bütün insanlığa, bütün dünyaya geldi.

İslam kelimesinin
anlamı Allah�a teslim olmak, boyun eğmek demektir. Müslüman da, kelime
anlamı itibariyle, Allahü teâlâya kayıtsız şartsız teslim olan kimse
demektir. Bundan dolayı bütün hak dinler, asılları itibarıyla İslam�dır
ve Hazret-i Âdem�den kıyamete kadar gelip geçmiş bütün müminler de
Müslüman�dır.

Kul hakkı
Sual:
Kul hakkının hesabından Peygamberler bile korkmuştur deniyor. Peygamberler masum, günahsız değil mi, niye korkuyorlar ki?
CEVAP
Evet,
onlar kul hakkı dâhil, hiç günah işlemezler; fakat bu, korkmalarına
mani değildir. Kul hakkının hesabı çok çetin olacaktır. Bunu da en iyi
bilen peygamberlerdir. Kişinin, bilmediği şeyden korkması zaten mümkün
olmaz. Nitekim Allah�ı çok seven ve Onu iyi tanıyan da, Allah�tan çok
korkar ve çok ibadet eder. Allahü teâlâyı en iyi tanıyan da Peygamber
efendimiz olduğuna göre, en çok korkan ve en çok ibadet eden de elbette
Odur. Bir hadis-i şerif meali:
(İçinizde, Allah�tan en çok korkan benim.) [Buhari]

Âişe
validemiz, Peygamber efendimizin günahtan masum olduğunu bildiği için,
Berat gecesinde çok ibadet etmesinin sebebini sormuştu. Resulullah
efendimiz de, (Şükredici kul olmak için) diye cevap vermişti. (Gunye)

Hazret-i Yakubun oğulları
Sual:
Hazret-i Yakubun 12 oğlunun hepsi de mi peygamber idi?
CEVAP
Hayır, kitaplarda sadece Yusuf aleyhisselamın peygamber olduğu bildiriliyor.

Beşikte konuşanlar
Sual:
Beşikte iken konuşan insanların sayısı belli midir?
CEVAP
Kesin belli değildir. Beşikte iken konuşanlardan bazıları şunlardır:
1- Muhammed aleyhisselam doğunca, secdeye kapanıp, (La ilahe illallah, inni resulullah) = (Allah�tan başka İlah yoktur, elbette ben Allah�ın Resulüyüm) demiştir. (Şevahid-ün-nübüvve)

2-
Yahya
aleyhisselam, beşikte iken, yeni doğan Hazret-i İsa�ya, (Sen, Allah�ın
kulu ve Resulüsün) diyerek onun Peygamberliğini tasdik etmiştir. (İ. Süyuti)

3-
İsa aleyhisselamın konuştuğu Kur'an-ı kerimde mealen şöyle bildiriliyor:
(Meryem, İsa�yı doğurup kucağında getirince, ona, �Çok garip bir iş yapmışsın, baban kötü, annen iffetsiz değildi� dediler. Meryem, [sormaları için] çocuğu gösterince, ona, �Biz çocukla nasıl konuşuruz� dediler. Çocuk dedi ki, �Ben Allah�ın kuluyum, O bana kitap verdi ve beni Peygamber yaptı. Bana namazı ve zekatı emretti.�) [Meryem 27-31]

4-
Hazret-i İbrahim, doğunca, (La ilahe illallah...) dedi. (Ruh-ül-beyan)

5-
Hazret-i Meryem de, beşikte iken konuştu. Hiçbir kadından süt emmedi. Allahü teâlânın gönderdiği rızıklarla beslendi. (Beydavi)

6-
Kötü bir kadın, doğurduğu çocuğun babasının, Cüreyc olduğunu
söyler. Halk ayaklanır ve Cüreycin ibadetgahını yıkarlar. Kendisini
ararken, Cüreyc namaz kılıp Allah�tan kurtulması için dua eder. Sonra
çocuğun yanına gelir. Çocuk, babasının bir çoban olduğunu söyleyince,
oradakiler, yaptıkları zulümden dolayı Cüreycden özür dilediler. (Buhari)

7-
Yusuf
aleyhisselama iftira edilince, Zeliha�nın akrabasından bir bebek,
(Yusuf�un gömleği önünden yırtılmışsa kadın doğru söylüyor, Yusuf
yalancıdır. Gömleği arkadan yırtılmışsa, Yusuf doğru söylüyor, kadın
yalancıdır) dedi. [Bu hususta Yusuf suresinin 26 ve 27. âyet-i
kerimelerinde bilgi vardır. Hazret-i Yusuf�un mucizesi ile bebek
konuşunca, kadının yalanı meydana çıktı.]

8-
Zalim ve
kâfir bir hükümdar, ilahlık davası güdüyordu. Kendini ilah kabul
etmeyenleri ve Allah�a iman edenleri ateşe atıyordu. Ateşe atma sırası,
kucağında çocuğu bulunan bir kadına geldi. Kadın, ateşe girmek
istemeyince, bebeği, (Anne sabret, sen hak din üzeresin) dedi. (Müslim)

9-
İsrail
oğullarından bir kadın, oğlunu emzirirken, yakışıklı ve heybetli bir
genç adam, atı ile oradan geçiyordu. Kadın, (Ya Rabbi, şu bebeğimi de,
böyle yakışıklı ve heybetli kıl) diye dua ederken, bebek, emmeyi
bırakıp, Ya Rabbi, beni onun gibi yapma dedi. Daha sonra oradan
zavallı bir cariye geçiyordu. İnsanlar, ona kötü laf söyleyerek hakaret
ediyorlardı. Kadın, (Ya Rabbi, şu bebeğimi, bu cariye gibi yapma) diye
dua etti. Bebek, yine emmeyi bırakıp, Ya Rabbi, beni onun gibi yap dedi. Bebeğin bu konuşmalarına şaşıran anne, bebeğine, niye böyle söylediğini sordu. Bebek, O atlı, zalim biridir. Bu cariye ise, iftiraya uğrayan suçsuz bir mazlumdur dedi. (Buhari)

10-
Allah�a iman etmiş bir kadın, Firavun�un kızının başını tararken, tarak yere düştü. Alırken, Bismillah dedi.
Firavunun kızı, (Yoksa senin, babamdan başka Rabbin mi var) dedi.
Kadın, (Herkesin Rabbi Allah�tır) dedi. Firavunun kızı, durumu babasına
haber verdi. Firavun, kadının inancından dönmesini istedi. Kadın, kabul
etmedi. Kadını ateşte kızdırılmış bir heykelin içine koyarak
öldürecekleri zaman, kadın, girmemek için diretti. Kucağındaki bebeği,
(Anne, korkma, sen hak din üzeresin) dedi. (Hakim)

11-
Yemameli bir zat, çocuğu ile birlikte Resul-i ekremin huzuruna gelmişti. Peygamber efendimiz, çocuğa, (Ben kimim) dedi. Çocuk da, (Sen Resulullahsın) dedi. Peygamber efendimiz çocuğu severek ona, Mübarekül-Yemame adını verdi. (Mevahib-i Ledünniyye)

12-
Nuh
aleyhisselam, mağarada doğmuştur. Annesi mağaradan onu çıkarırken,
(Yavrumun hali ne olacak) diye söylendi. Hazret-i Nuh, (Anne korkma,
hiçbir kimse bana zarar veremez. Allah beni yarattığı gibi korur) dedi.
(Ruh-ül-beyan)

13-
Bir kahin, Firavun�a, (İsrail
oğullarından bir çocuk doğacak ve senin devletin yok olacak) dedi.
Firavun, bunun üzerine, Beni İsrail�den doğan erkek çocukları
öldürtmeye başlamıştı. Cellatlar her evi basıyor, yeni doğmuş çocuk
görünce, hemen öldürüyorlardı. Bu sırada Hazret-i Musa doğdu. Çok
geçmeden Firavun�un cellatları evi bastılar. Hazret-i Musa�nın annesi,
çocuğu fırının içine sakladı. Hazret-i Musa�nın ablası, durumu
bilmediği için fırını yakmıştı. Annesi, cellatlar gidince, çocuğu almak
için geldiğinde, fırın yanmakta idi. (Eyvah, evladım yandı) diye feryat
ederken, fırın içinden Hazret-i Musa, (Anne üzülme, Allah beni korudu)
dedi. Annesi elini fırına sokup oğlunu çıkardı. (Ruh-ül beyan) Allahü teâlâ her şeye kadirdir. (Şura 9)

14-
Hazret-i Yusuf da, annesinin karnında iken, (Uzun bir müddet, babamdan ayrı kalacağım) dedi. (Ruh-ül-beyan c.4, s.241)

�Ardına bakmasın�
Sual:
Melekler Lut aleyhisselamın kavmini yere batırmak için gelince, Lut aleyhisselama, Kur�an-ı kerimde, (Hiç biriniz dönüp ardına bakmasın) dendiği bildiriliyor. (Hicr 65) Arkaya bakılmamasının sebebi ne idi?
CEVAP
Tefsirlerde yazıyor ki:
Meydana gelecek korkunç felaketi görmemeleri için.
Veya kendilerine de o felaketin isabet etmemesi için.
Yahut hiç biri yolundan geri dönmemek için.
Hicrete kendilerini alıştırmak için diye de tefsir edenler olmuştur. (Beydavi)
By_Çeri
By_Çeri
Kurultay
Kurultay

Mesaj Sayısı : 399
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 30/04/08

Kişi sayfası
Emsal Bar:
Peygamberlerle ilgili çeşitli sorular Left_bar_bleue100/100Peygamberlerle ilgili çeşitli sorular Empty_bar_bleue  (100/100)

https://www12.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz