Bidly
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kabir azabı haktır

Aşağa gitmek

Kabir azabı haktır Empty Kabir azabı haktır

Mesaj tarafından By_Çeri 02.09.08 12:48

Kabir azabı haktır


Sual: Kabir azabı gerçekten var mı?
CEVAP
Kabir azabının varlığını bildiren vesikalardan bazıları şöyledir:

İmam-ı a'zam hazretleri buyurdu ki:
Kur'an-ı kerimde (Onlar, sabah-akşam ateşe sokulurlar. Kıyametin kopacağı günde, "Firavun hanedanını azabın en çetinine sokun!" denilecek) buyuruldu. (Mümin 46)

Sabah-akşam
görecekleri azap, Kıyametten öncedir. Âyetin devamında onların şiddetli
azaba sokulacağı bildiriliyor. Birincisi kabir azabı, ikincisi ise
Cehennem azabıdır. (El-Kavl-ül fasl)

İmam-ı Gazali hazretleri de, (Bu âyet-i kerime kabir azabını gösteriyor) buyurdu. (İhya)

Nuh suresinin, (Günahları yüzünden suda boğuldular, ardından da ateşe atıldılar) mealindeki 25. âyet-i kerimesinde geçen Feüdhılu kelimesindeki F harfi, hiç ara verilmediğini gösterir. Yani (Suda boğulduktan hemen sonra kabirdeki azaba maruz kaldılar) demektir. (El-Kavl-ül fasl)

Al-i imran suresinin, (Allah yolunda öldürülenleri [şehidleri] ölü sanmayın! Bilakis onlar diridir) mealindeki 169. âyet-i kerimesi de, kabir hayatını bildirmektedir. (El-Kavl-ül fasl)

İmam-ı Şarani hazretleri buyuruyor ki:
Taha suresinin 124. âyet-i kerimesindeki "Maişeten danken" kabir azabını bildiriyor. Çünkü hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Mümin
kabrinde yemyeşil bir bahçe içindedir. Ayın ondördü gibi aydınlatılır.
"Feinne lehü maişeten danken" âyeti, kâfirlerin kabirde görecekleri
azabı bildirir. 99 tinnin kâfirleri kıyamete kadar kabrinde sokup azap
eder.)
[Tirmizi]

Tekasür suresinin 3. âyetindeki, bu övünmenizin kötü akıbetini "İleride bileceksiniz!" demek, "Ölürken" demektir. 4. âyetindeki "Yine ileride bileceksiniz" ise "Kabirde" demektir. (Celaleyn, Medarik, M.Tezkire-i Kurtubi)

Bekara suresinin, (Ölü iken sizi diriltti. Tekrar öldürecek ve tekrar diriltecek) mealindeki
28. âyetinde bildirilen, ikinci dirilme kabirde olacaktır. İmam-ı
Nesefi de bu âyetin kabir azabı ve nimetine işaret ettiğini
bildirmiştir. (Tefsiri Şeyhzade)

İmam-ı Nesefi hazretleri, Araf suresinin, (Orada yaşayıp, orada öleceksiniz, yine oradan dirilip çıkarılacaksınız) mealindeki 25. âyetindeki "Orada"dan maksat kabir hayatıdır. (Şeyhzade)

İmam-ı Nesefi buyurdu ki:
Casiye suresinin, (Allah sizi diriltir, sonra öldürür) mealindeki 26. âyetinde, diriltmenin kabirde olacağını bildiriyor. (Şeyhzade),Tevbe suresinin, (Onları iki defa azaba uğratacağız) mealindeki 101. âyetindeki azabın birisi kabir azabıdır. (Kadi Beydavi)

İmam-ı Süyuti hazretleri, "Kabir azabı" ile ilgili Şerhussudur isminde müstakil bir eser yazmıştır. Buhari ve Müslim
ve diğer hadis kitaplarındaki kabir azabı ile ilgili hadis-i şerifleri
nakletmiştir. Her hadis kitabında kabir azabı bildirilmektedir. Kabir
azabını inkâr eden, bütün hadis kitaplarını inkâr etmiş olur.

Hazret-i
Âişe validemiz, (Ya Resulallah, bu ümmet, kabirde azap görecek, benim
gibi zayıfların hali ne olacak?) diye sual edince, Resulullah, İbrahim
suresinin, (Allah, iman edenlere, dünya ve ahirette de sabit sözlerinde sebat ihsan eder) mealindeki
27. âyeti okudu. (Bezzar), Bu âyette, kabir hayatının hak olduğu,
müminlere kavl-i sabit ihsan edildiği bildiriliyor. (Tefsir-i Celaleyn)

İslam âlimleri, kabir hayatının ahiret hayatından olduğunu, kabir azabının da ahiret azaplarından olduğunu bildirmişlerdir. (Mektubat-ı Rabbani)

Yukarıda
âyet-i kerimelerle kabir azabının hak yani gerçek olduğunu bildirdik.
Şimdi de kabir azabı ile ilgili hadis-i şeriflerden bazılarını
bildiriyoruz. Peygamber efendimiz buyuruyor ki:

(Kabir azabı haktır.) [Buhari]

(Kabir ya Cennet bahçesi veya Cehennem çukurudur.) [Tirmizi]

(Kabir azabının çoğu, üzerine idrar sıçratmaktan olacaktır.)
[İ.Mace, Nesai, Hakim, Dare Kutni]

(İdrardan sakının! Çünkü kabirde ilk hesap bundan olacaktır.) [Taberani]

(Allahü
teâlâ, bazı kimseleri, insanların ihtiyaçlarını gidermek için
yaratmıştır. İnsanlar, ihtiyaçları için onlara başvururlar. İşte
bunlar, kabir azabından emindirler.)
[Taberani]

(Şehid kabir azabından emindir.)
[İbni Mace, Beyheki, imam-ı Ahmed]

(Dün gece rüyamda, bir kimseyi kabir sıkarken gördüm. Namazı gelip onu kabir azabından kurtardı.)
[Hâkim]

(Cuma gecesi
"Fâtiha" ve 15 kere "İzâ zülzilet" okuyarak iki rekât namaz kılan kabir azabından emin olur.) [Deylemi]

(Fisebilillah gözcü olarak vefat eden kabir azabı görmez.)
[İ. Ahmed]

(Allah�ım, kabir azabından Sana sığınıyorum.) [Müslim, Nesai, Hâkim, Harâiti]

(Kabir azabından Allah�a sığınınız.)
[Müslim, İ.Ahmed, İ.E.Şeybe]

(Gizleyebilseydiniz, kabir azabını işitmeniz için Allah�a dua ederdim.) [Müslim, İ. Ahmed, Nesai]

(Allah�a yemin ederim ki, 99 tinnin Kıyamete kadar, kâfire kabrinde azap eder.)
[Ebu Ya�la, İbni Hibban, Tirmizi]

(Namaz kılmayanın kabri ateşle dolar. Gece-gündüz onu yakar. Bir tinnin, her namaz vaktinde onu sokar.)
[Kurretül-uyun]
[Tinnin isimli yılan, dünya yılanı değildir. Kâfire ve günahkâra azap etmesi için Allah�ın yarattığı bir mahlûktur.]

Resulullah efendimiz, iki kabir yanında durup, (Bunlardan
biri idrar sıçramasından sakınmadığı için, diğeri ise, Müslümanlar
arasında söz taşıdığı için, kabir azabı çekiyorlar)
buyurdu. (İbni Mace)

Eshab-ı
kiramdan Ya�la bin Mürre hazretleri, bir kabirde azap olduğunu işitip,
Resulullah efendimize haber verdi. Peygamber efendimiz de, (Ben de işittim. Söz taşıdığı ve üzerine idrar sıçrattığı için, azap yapılmaktadır) buyurdu. (Beyheki)

Peygamber
efendimiz, iki kabrin yanına gelince, bir hurma dalı getirilmesini
emretti. Hurma dalını ikiye kırıp, yarısını bir kabre, yarısını da
diğer kabrin üstüne koyup, (Bu dal yaş kaldığı sürece azapları hafifler. Bunlar gıybet ve idrardan dolayı azap görmektedir) buyurdu. (İ.Mace)

(Dört
kişinin, çektikleri şiddetli azaptan dolayı, Cehennemdekiler rahatsız
olur. Bunlardan biri, ateşten kapalı bir tabut içinde, biri
bağırsaklarını sürür, biri de kan ve irin kusar, öteki ise kendi etini
yer. Tabuttaki, borçlu olarak ölmüştür, üzerinde kul borcu vardır.
[Geriye mal da bırakmadığı için borcu ödenmemiştir.] Bağırsakları
sürünen, idrardan sakınmamıştır. İrin ve kan kusan, müstehcen
konuşmuştur. Kendi etini yiyen de, gıybet ve koğuculuk etmiştir.)
[Taberani]

Peygamber efendimiz bir cenazede, (Ya rabbi bunu kabir azabından koru) diye dua etmiştir. (Müslim, Nesai, Tirmizi)
Ehl-i sünnetin ve hanefi mezhebinin reisi olan imam-ı a'zam hazretleri buyurdu ki:
(Kabirde ruhun cesede iadesi, kâfirleri ve bazı günahkâr Müslümanları kabrin sıkması ve azap edilmesi haktır.) [Kavl-ül fasl

İslam âlimlerinin en büyüklerinden olan imam-ı Rabbani hazretleri, (Kabrin bedeni sıkması vardır) buyurdu. (Mektubat-ı Rabbani 3/17)

Yine
İslam âlimlerinin en büyüklerinden olan imam-ı Gazali hazretleri de,
(Kabir azabı ruha ve cesede birlikte olacaktır) buyuruyor. (İhya-i ulümiddin)

Karada ve denizde ölene de sual sorulur. Bu da ruhun bedene iade edilmesinden sonra olur. [Nuhbet-ül-leâli s.116, Bidaye s.91]

Ruh ve beden beraber günah işledikleri için, kabir azabı da, her ikisine birden yapılacaktır. (El-Müstened)

İmam-ı
Süyuti hazretleri (Şerh-us-Sudur), Abdurrahman ibni Receb Hanbeli
hazretleri (Ehvâl-ül-kubur) kitabında, İmam-ı Şarani hazretleri
Tezkire-i Kurtubi Muhtasarı'nda bildiriyor ki:
Eshab-ı kiramdan
Abdullah bin Ömer hazretleri, (Yerden boynu zincirli birinin çıktığını,
bir adamın bunu dövdüğünü, zincirli adamın yerde kaybolduğunu, böylece
toprağa girip çıktığını gördüm) dedi. Resulullah efendimiz, bu zata, (O gördüğün kimse, Ebu Cehil'dir, kıyamete kadar kabrinde böyle azap çeker) buyurdu. (Taberani)

Özetini
aldığımız hadis-i şerifin metninde Ebu Cehil'in İbni Ömer
hazretlerinden su istediği de yazılıdır. Demek ki, Ebu Cehil'in sadece
ruhuna değil, bedenine de azap yapılmaktadır. Cehennemde de, çürüyen
vücut yerine yeni bir vücut yaratılacak, Cehennemdekilerin böylece hem
ruh, hem de bedenleri azap görecektir. Azabı gören ve çürüyen beden
değildir. Ruhun tasarrufu altında olan beden azap görecektir.

İmam-ı Süyuti hazretleri buyuruyor ki:
Her
ölünün ruhu, cesedine, bilmediğimiz bir halde bağlıdır. Ruhların kendi
cesetlerine tesir ve tasarruf etmelerine ve kabirde bulunmalarına izin
verilmiştir. Ölü kabirde çürüse de, ruhun bedenle olan bağlılığı
bozulmaz. (El-mütekaddim)

Günahları ikisi birlikte
işlediği için, yalnız ruha azap yapılması, hikmete ve ilahi adalete
uygun değildir. Beden kabirde çürüse de, Allahü teâlânın ilminde
vardır. Allahü teâlâ, ölüleri diriltmeye gücü yettiği gibi, bedene de
azap yapmaya gücü yeter. Allahü teâlâ her şeye kadirdir, Onun
kudretinden şüphe eden kâfirdir. (M. Nasihat)

Yanıp ölene kabir azabı

Günümüzde aklını dinde ölçü kabul eden bazı kimseler, yanarak ölene kabir suali ve kabir azabı olamaz sanıyor.

Mumyalanıp hep dışarıda kalan yahut hiç defnedilmdeyen ölüye ve yanıp kül olan kimselere de kabir suali olur. (Sirac-ül-vehhac ve Camiussagir şerhi)

Meşhur Emali
şerhinde de, (Bir kimse kurtlar tarafından parçalanıp yense, yahut
ateşte yansa, denizde çürüse, kabir suali olur, kabir azabına veya
kabir nimetine kavuşur) buyuruldu.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Kabir
azabı, ahiret azaplarındandır. Dünya azabına benzemediği gibi, rüyada
görülen azaba da benzemez. Böyle sanmak, kabir azabını bilmemekten
ileri gelir. Kabir azabına inanmayan bid'at sahibi olur. (Hakkında
hadis-i şerif olsa da, olmasa da, kabir azabına inanmam, akıl ve
tecrübe bunu kabul etmez) diyen kâfir olur. (Mektubat-ı Rabbani 3/17- 31)

Aklın almadığı şeyleri akılla çözmeye kalkışmak çok yanlıştır.
Akıl,
göz gibi, din bilgileri de ışık gibidir. Göz, ışık olmadıkça,
karanlıkta görmez. Göz, karanlıkta görmediği şeylere "Yok" diyemez.
Akıl da, maneviyatı, fizik-ötesini anlayamaz. Aklımızdan faydalanmamız
için Allahü teâlâ, din ışığını gönderdi. Göz, ışık olmadan karanlıkta
cisimleri göremediği gibi, din bilgileri olmadan da akıl, manevi
şeyleri anlayamaz. O halde akıl, din ışığı ile ancak manevi şeyleri
anlayabilir.

Ölen kimse acı duyar
Amerika�daki
vahşilerin, oklarının uçlarına sürdükleri, "Kürar" ismindeki zehir,
sinirlerin uçlarını felce uğratır. Adale hareket edemez. Ağrı
yapmadığından insan zehirlendiğini anlamaz. Elini, ayağını oynatamaz,
yere yıkılır, taş gibi kalır. Görür ve işitir ise de, gözünü kırpamaz,
dilini oynatıp bağıramaz. Kabir azabı da buna benzetilebilir. Ölü, acı
duyar, fakat kıpırdayamaz.

İnsan, ruhu sayesinde ayakta durur.
Aklı, düşüncesi, ruhu sayesinde vardır. İnsanın vücudu, bir marangozun
aletleri gibidir. İnsan ölünce, aletleri olmadığından, ruh bu aletlerle
bir iş yapamaz. Ancak yine de, ruh ölü olmadığı için gider gelir,
insanları tanır. Hatta evliyanın ruhları insanlara yardım eder. Bu
yardım etmesi dünyadaki bedenindeki aletlerle değildir. Allahü teâlâ,
ruhlara aletsiz de iş yapma özelliğini vermiştir. Vefat eden Hızır
aleyhisselamın ruhu çok kimseye çeşitli yardım yapmaktadır.

Bir
kimseye, başkasının bütün organları takılsa, o insanın aklında,
düşüncesinde değişiklik olmaz. Marangozun eski aletleri yerine, yeni
aletleri gelmiş demektir. Alet değişmekle, marangozdaki bilgi,
kabiliyet değişmez. Kesmeyen bir testere yerine, iyi kesen bir testere
gelirse, daha kolay iş yapar.

İnsan ruhu sayesinde vardır
Görmeyen
gözün yerine sağlam göz takılırsa görür. Kanı, kalbi, beyni de değişse,
yine düşünceye tesir etmez. Sağlam organ takılmışsa, daha kolay iş
görür. Çünkü insan, ruh demektir.

Bir insan yanmakla yok
olmaz. Sadece aletleri elinden alınmış olur. Ahirette ona yeni aletler
verilir. Mümin ise Cennete, kâfir ise Cehenneme gider. Ruh, kendisine
verilen vücut sayesinde, ya nimete kavuşur veya azaba maruz kalır.

Ruhun
mahiyetini bilmeyen veya Allah�ın kudretinden şüphe eden kimse, insan
yanınca yok olduğunu, kabir suali ve kabir azabının olmadığını
zanneder. Hâlbuki kabir azabının olduğunu dinimiz açıkça bildiriyor. Bu
konudaki âyet-i kerime ve hadis-i şerifleri yukarıda bildirdik.

Yargısız infaz mı?
Sual:

Bazıları, (Kıyametten önce azap yoktur. Ahirette günahlar sevaplar
belli olmadan, suçlar meydana çıkmadan kabirde azap çektirmek, Yargısız infaz olur. Mahkemeye çıkmadan karakolda dayak atmaya benzer. Bu ise ilahi adalete aykırıdır) diyorlar. Kabir azabı hak değil midir?
CEVAP
Böyle
konuşmak, dini hiç bilmemek demektir. Çünkü kimin ne suçu işlediğini,
kimin Cennete kimin Cehenneme gideceğini Allahü teâlâ elbette bilir.
Hatta insanlar doğmadan önce de biliyordu. Hafaza melekleri, insanların
iyi kötü amellerini tespit ediyor. Kimin suçu ne ise bellidir. Kabirde
yargısız infaz yapılmıyor. Günahlarına karşılık azaba maruz
bırakılıyor. Kabirde sıkıntı çeken müminin günahları azalır, hesap
yerine günahsız gidebilir.

Aklı ölçü alan Mutezile fırkası,
kabir hayatını ve kabir azabını inkâr etti. Ehl-i sünnet âlimleri ise,
kabir azabının hak olduğunu vesikalarla bildirdiler.
By_Çeri
By_Çeri
Kurultay
Kurultay

Mesaj Sayısı : 399
Yaş : 32
Kayıt tarihi : 30/04/08

Kişi sayfası
Emsal Bar:
Kabir azabı haktır Left_bar_bleue100/100Kabir azabı haktır Empty_bar_bleue  (100/100)

https://www12.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz